Yalı Çapkını'nda Seyran ve Ferit'in hazin sonu! "Her şey aileler yüzünden oldu"

Başrollerini Afra Saraçoğlu ile Mert Ramazan Demir'in paylaştığı "Yalı Çapkını", 26 Mayıs Cuma akşamı 34. bölümüyle ekranlara geldi. Diziye birbirlerinden ayrılmak istemeyen Seyran ile Ferit'in dramı damga vurdu. İşte detaylar...


Star TV'nin reyting rekortmeni dizisi Yalı Çapkını'nın 26 Mayıs akşamı yayınlanan 34. bölümünde Fuat'ın ölümüyle yıkılan Korhan ailesi ve kavuştuklarını sanan Seyran ile Ferit'in koparılması dikkat çekti.

Yalı Çapkını son bölümde; Fuat'ın ölümü herkesi yıkarken cenazede gözyaşları sel oldu. Halis Ağa, Ferit, Orhan, Asuman, Gülgün perişan olurken Suna da "Bizim yüzümüzden oldu" diyerek Seyran'a sarılıp ağladı.

Seyran'ın Gülgün'e sarılıp onu teselli etmesini istemeyen İfakat, onu yollamaya çalışırken Gülgün suçlu olanın başkası olduğunu ifade etti.

Yalıda taziyeler kabul edilirken İfakat, Gülgün'ün yanından Seyran ve Suna'yı kovdu. Seyran "Bırakın acımızı paylaşalım. Birbirimize destek olalım" dedi.Bunun üzerine Gülgün de Seyran'a "Fuat sizin mutlu olmanızı istedi. Son isteği buydu. Kızım, Ferit'e bak" diyerek ona sarıldı.

Pelin, Asuman'ı getirmeye aşağıya inince Seyran ona engel olmaya çalıştı. Bu sırada Sultan da Pelin de Seyran'a "Senin bu evde bir hizmetçi kadar söz hakkın yok" dedi.Bu sözleri duyan Ferit, ikisini alıp dışarı çıkartırken Seyran'la öyle konuşamayacaklarını ve susmaları gerektiğini söyledi.

Ferit'in yanına giden Seyran, ondan güçlü olmasını istedi ve elini tuttuğu sürece onu bırakmayacağına dair söz verdi.

Aynı anlarda Hatice de Halis Ağa'nın odasına giderek ona destek oldu. Böylece ikili arasındaki buzlar eridi. Ardından ikili aşağıya indiklerinde Halis Ağa ile karşılaştı. Onlara esip gürleyen Halis Korhan, Fuat'ın ölümü için ikisini suçladı.Seyran ailesiyle evine dönerken Ferit de dedesinin emrettiği gibi odasında kaldı.

Ertesi sabah Suna ve halasını gezmeye götüreceğini söylerken Seyran da Ferit'e mesaj attı. Ferit duştayken bu mesajı gören Pelin, ona buluşmak için adres söyledi. Mesajı silen ve soluğu Seyran'ın yanında alan Pelin, onu suçladı ve Ferit ile aralarından çekilmesini istedi.Bunun üzerine Seyran da ne olursa olsun ayrılmayacaklarını belirtti. Oradan ayrılınca bir telefon bulup Abidin'i arayan Seyran, onun mezarlıkta olduğunu öğrendi.

Peşinde olan Tarık'tan habersiz mezarlığa giden Seyran, Ferit'e sarıldı. O sırada yanındaki suyu alan Ferit, kendisine gelen "Senin de sayılı günün kaldı" notuyla şoke oldu.

Suna'yı Saffet Ağa'nın yalısına götüren ve nikah masasına oturtan Kazım, Hatice ile eve döndü. Esme nikah haberiyle yıkılırken Seyran babasına karşı durmaya çalıştı. Ancak çılgına dönen Kazım, kimsenin Suna ile irtibat kuramayacağını emretti.

Yalıda akşam yemeğinde tüm aile bir araya toplanırken Halis Ağa, Asuman'ın nerede kalmak istediğine kendi karar vereceğini ve hep yanında olduklarını söyledi.Bunun üzerine Asuman da her yerde Fuat'ı gördüğünü ve yalıda kalmak istediğini ifade etti. Herkes duygulanırken Ferit, Asuman'ın yanına gitti ve ikili sarılıp ağladı.

Gece uyuma numarası yapan Seyran da gizlice evden kaçıp yalıya gitti. Balkondan Ferit'in odasına giren Seyran, ona sarılırken ikili birlikte oldu. Balkondan yalıya gelen Pelin de Ferit ve Seyran'ı yatakta gördü.Sabah birlikte uyanan ikilinin mutluluğu Latif'in gelişiyle yarım kaldı. Acil olarak aşağıya inen Ferit, Kazım'ı karşısında görünce şoke oldu.

Ferit, Seyran'ın yerini bilmediğini söylese de Orhan bunu bildiklerini ifade etti. Halis Ağa da "Ben yaşadığım sürece ağabeyinin ölümüne sebep olan bu kızla bir araya gelemezsin" dedi. Kazım da Seyran'a tokat atıp onu Gaziantep'e götüreceğini söyleyerek çekiştirmeye başladı. Buna dayanamayan Ferit, onu korumaya çalışırken Seyran ve Ferit'i birbirinden kopardılar.

Seyran ve Ferit'in birbirinden koparılması sosyal medyada gündem oldu."Ah Seyran keşke baştan düşünseydin bunları""Orhan, Fuat'ı yeni toprağa verdin. Keşke bu sefer oğluna arka çıksaydın""Pelin ile Zerrin'in her şeyi yetiştirdiğini düşünüyorum""Zaten her şey ailelerin yüzünden oldu""Halis Ağa keşke biraz yumuşasa"